Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

En Güzel Mahalle…

Bizim Yenişehir mahallesinin temelleri 

Bizim Yenişehir mahallesinin temelleri  de Kardemir ile beraber atılmış. Yakınlarda okuduğum bir kitapta Kardemirin nasıl kurulduğunu öğrendim.

İngilizler , Hindistandaki egemenliği  gevşetmeye başladığında orada kurdukları bir fabrikayı söküp, gemilerle kendi memleketlerine  götürüyorlar. Artık öneri bizimkilerden mi onlardan mı  detay bilenden  yine öğrenebiliriz, bu fabrikayı  Türkiye’ye taşıyorlar.

 Karabük seçildiğinde İngilizler çalışanların moral ve motivasyonu için de kapsamlı bir şehircilik tasarlamışlar. Yenişehir mahallesi içindeki sosyal tesislerin çoğu bir zihniyetin eseri.

 Zamanın İngiliz çalışanları Karabük’te atlı spor kulübü bile kurmuşlar, bizimkiler de üye olmuş, sonra  anlaşmazlık olmuş, Türkleri üyelikten çıkarmışlar. Bunu da bir yerde okumuştum.

Yenişehir mahallesinde ağaç çoktur  biliyorsunuz.Hem de ne ağaçlar. Yazın soğuk tutar, kışın sıcak. Yola güneş değmez yapraklarından. O devasa ağaçların ( at kestanesi vb) böcek tutmayan ağaçlarmış  ve  bilinçli bir şekilde seçilmiş. Bunu da merhum eczacı Tahir abi  söylemişti bana.

Alpay “Eylül’de gel” şarkısını  Yenişehirde mi yazdı acaba?  O  şarkıda geçen  “ağaçlar konfeti gibi üstümüze yaprak dökecekler “ bölümünü  dinlerken hemen zihnimde   Yenişehir sokakları belirir.

Lisede okuyan sevdiğine  yazılmış  sözler. Zaten bütün liseler de  buradaydı. Tam uymuş.

Hangi yurtsever Yenişehir mahallesini SİT alanı ilan edip yapılaşmayı önlediyse, Şirinevler’e yetişememiş. Orası da Yenişehir gibi tek katlı bahçeli evlerden oluşuyordu.

Babamın Kardemirden en yakın iş arkadaşı Hasan amcanın ( Hasan Toraman) evine  konuk olurduk. Bahçesinde oturup ev yapımı poğaça yerdik, çay eşliğinde.

Bir parantez açayım. Babam ve Hasan amcanın kabirleri yanyana. Beşbinevler mezarlığında. Orada da beraberler.

 Bi keresinde de aynı sokakta biraz da ha yukarıda , arkadaşımın  teyzesinin  evine gidip odun kırdık, bize öğle yemeği ikram etti. Orta 1-2 yiz.Çok değil demek ki 1982’lerde  hala yokedilmemişlerdi. Evin dışında  bahçedeki masanın üzerinde  artık sadece saraylarda pişebilecek türden  kuru fasulye ve pilavdan yedik, ayran içtik.Çoban salatadaki domatesler maniaydı.

Zamanla Şirinevler mahallesi   toptan dönüşüm geçirdi. Hepimiz biliyoruz.

Yenişehir mahallesi direkten dönmüş. Az az dış kenarlardan  yontulmaya başlandı ama umarım korkulan  başa   gelmez.

Geçen senelerde bir arkadaş akşam yemeğine davet etti. O muhteşem evlerden birinin bahçesinde yemek yiyecektik. Mesut henüz emekli olmamıştı Kardemir’den. Bahçelerinin Yenişehir’in en büyük bahçeli  evi olduğunu söylediydi. Yedik içtik, bereketli olsun. En son çıkarken bana diş kirası  niyetine bir torba da  nar verdiler. O bahçede nar ağacı var düşünebiliyor musunuz? Organik,sıfır ilaç  nar.

Yenişehirin anıtlık ağaçlarının gölgesinde akşam serinliği çökmeden güneşin son  ışıkları eşliğinde ,bu güzelliği  koruyanlara minnet hissiyle yürüyorum.

Hastaneden çıkıyorum, molozu kalan eski Vatan hastanesinin ( taa eskiden Demir-Çelik hastanesi ben orada doğmuşum) oraya kadar uzayıp , geriye dönüyorum.

Dönerken ıslık çalıyorum.

Farklı yolları kullanıyorum. Her metresinde bir anı beliriyor. Kuş üzümlerini cebime dolduruyorum mesela.

Ağaçlar o zaman da bu kadar heybetlimiydiler? Dikiyorsun büyüyorlar, sonra  20 metre oluyor mesela, sonra  durup yüksekten Karabük’ü seyrediyorlar. Kimler geldi ,kimler geçti?