“Gökyüzünde düğün olsa merdiven kurmaya kalkarlar” sözünü duyanlarımız duymayanlarımıza denk geldiğinde anlatsın. Atasözüymüş bu.Google karıştırıp doğruladık.
Bir şeyi çok isteyeni tanımlar . Babam bunu düğünü çok seven kadınlar için kullanırdı. Babam da ata neticede.
Ben bunu kendime yonttum : “Gökyüzünde futbol maçı var,oynar mısın deseler merdiven kurar maça giderim ” İzleme değil bu, bizzat futbol oynamak manasına.
2010’larda bir takım problemler yaşayıncaya kadar bu sözümü tuttum. Yaş ilerledikçe azalmıştı tabi istek ,heves,keyif. Ama çokca fitbol oynadım. Marakımı aldım. Büyüklerimizin dili futbola dönmez, fitbol der rahatça.
Topu ayarla, adam ayarla, sahayı ayarla hepsi benim işim. İlkokul, ortaokul, lise ,üniversite, ihtisas öyle sürdü gitti.
Pikniğe giderdik yağmaz yağmaz yağmur yağardı deli olurdum. Fitbol maçımız akamete uğrardı , yuh.
Bazı pikniklerde saatlerce maç yapmaktan saatlerce süren bacak krampları deneyimi de yaşadım.Kramp nedir bilmeyenlere ,kramp şöyle oluyor, mesela bacak kası kasılıyor ,gevşemiyor, sanki sen bilerek kasmıssın gibi öyle sert duruyor. Çok kullanmayacaksın .
Ortaokul ,lise yıllarında her pazar bizim maallenin maç günüydü.
Öyle kar yağmış, yağmur yağmış,aşırı sıcakmış, ramazanmış vallahi billahi kimseyi durdurmazdı. Takımdan bazıları çalışıyor , sadece pazar tatil. Nasıl boşa geçer koca pazar maç yapmadan aga?
Bizim ev toplanma alanının önündeydi, kahvaltının sonuna doğru arkadaşlar kapımıza şut çekerdi, top kapıya küt. Kimse kızmaz, tatlı bir şirinlikle karşılar, hadi bakalım hazırlanın, yalnız duvardaki beyaz kerpiçler bazen dökülür, babam biraz dikkat edin derdi.
Su deposu dediğimiz bir yer en sevdiğimiz alanlardan biri. Yenimahalledeki verem savaş dispanserinin az ötesinde , bağ-essan sanayi sitesine doğru ,demiryolunu az geçince küçük bir düzlük alan.İşte orası su deposu. Düzlüğün kenarlarında biraz çim kalmıştı.
Maç esnasında pozisyonlar oraya taştığında daha bir hoşumuza giderdi, çimde çalım atıyorduk.
Geneli toprak olduğu için yağmur yağınca bolca çamurlanırdık.
Ramazanda devam. Çoğumuz oruç. Bir susardık bir susardık. Çeşmede akan suya mal mal baktığımı iyi hatırlıyorum.Ne susardık hem de ne? Su akar,Türk bakar.
Yalnız bir uyanık arkadaş , maç bitimi su deposu adının vesilesi olan bahçelik bir alan vardı sahanın aşağısında,orada çeşmeye iner, boğazına akıtır suyu, lıkır lıkır gargara yapar biraz serinlerdi. Az da yutuyordur kerata . İran’da bir hoca fetva vermişti, ramazanda su içilir diye. Neyse bunu sonra duyduk zaten.
Bu lıkır lıkırcı arkadaş da ben de epey yaş aldık. O benden az büyük. Hayata da erken atıldı. Arada görürüm. O zamanlar da delikanlı biriydi, hala öyle. Emekli olmuş.Belki torunu da olmuştur.
Bir maç esnasında, su deposunda koşturuyoruz yine, lıkır lıkırın şortu yırtılmış. O zaman futbol şortlarını pazardan alıyoruz 5 kuruşa, astarı yok bunların. Yırtılmış astarsız şort. Uyardılar görenler . Hiç bozuntuya vermedi “Yiğidin malı meydanda olur” dedi.
Lıkır lıkır bi keresinde düştü, el bileği kırıldı mıydı, çıktı mıydı, geçmiş gün, bunu paketleyip bülbül sokakta yaşlı bir sınıkçıya götürdüler. Haşlanmış soğan sardı teyze buna.
Bundan 12 yıl sonra da benim elim kırıldı fitbolda.
Bana alçı yaptılar. Haşlanmış soğan bulamadılar.