Her yıl sonu dönüp arkama baktığım da Karabük’te değişen bir şey olmuyor. Sanki yıllar birbirinin kopyası.“Her gelen yıl bir öncekini aratıyor” diyor çoğu dostlarım.
Yıllar içerisinde siyasetçilerin bizlerini nasıl çocuk avutur gibi avuttukları geliyor aklıma. Sanki onları biz seçmedik, yaptıklarından, yapamadıklarından, çaresizliklerinden bizim sorumluluğumuz yokmuş gibi…
Sonuçta kent olarak da, birey olarak da, yaralarımızı, ihanetlerimizi, acılarımızı gizlemeye çalışarak, sahte mutluluklar üreterek uğurladık yaşamımızın deli dolu bir yıl sayfasını da…
Hayat trenlerinin kalktığı istasyonlardan çekip gidenlere, yitip bitenlere, Karabük’ü sırtından hançerleyenlere inat, yeni bir yılın başında İNLEYEN NAĞMELER söylüyoruz neşeyle…
Hayatın her sayfasında acı hatıraları kanatarak, neşelerde gülümseyerek, kâh severek, kah sevilerek, bazen de dostlarımızın canımızı incitmesinden hazin dersler çıkararak yaşamın derin sularında yüzüyoruz.
Oysa isimsiz istasyonlarda kimi zaman dönüşü olmayan bir yolcuyu uğurlamanın hüznü, kimi zamanda hasretle beklenen yeni yıl dostunu karşılamanın sevinciyle her aralık ayı sonunda gidiyor o garda bekliyoruz.
Yani hayatın sayfalarından kaçıncı yaprağı çevirdiğimize göre değişiyor duygularımız;
Ya sevinçle karşılıyorsunuz geleni,
Ya gidenlerin ardından hüzünle el sallıyorsunuz…
GÜLE GÜLE 2014 SEVABIYLA GÜNAHIYLA
HOŞGELDİN 2015 UMUDUYLA