AK Parti Karabük Milletvekili Niyazi Güneş, TBMM’de Srebrenitsa Katliamının 25. Yıl dönümü dolayısıyla basın toplantısı düzenledi.
Güneş Srebrenitsa katliamının hala hafızalarda sıcaklığını koruduğunu ifade etti. Avrupa’nın ortasında yeni bir Endülüs oluşturmaya çalışıldığını vurgulayan Güneş bu soykırımın Avrupa tarihine kara bir leke olarak geçtiğini ifade etti.
Güneş sözlerini de “Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanızyapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.” Diyerek tamamladı
İşte Güneş’in Srebrenitsa ile ilgili basın açıklamasının tam metni
“ 11 Temmuz Cumartesi günü, Srebrenitsa Katliamı’nın ne yazık ki 25. Yıldönümü Yugoslavya’nın dağılma döneminde Sırpların, Bosna-Hersek topraklarını işgal maksadıyla saldırmaları üzerine, 43 ay süren kanlı bir savaş yaşandı. 91 – 95 yılları arasında, 250 BİN civarında Boşnak kardeşimiz plânlı ve sistemli bir şekilde katledildi ve 2 milyondan fazla Bosnalı da evlerini terk etmek mecburiyetinde bırakıldı. Savaş süresince Bosna’nın her bir yerinde insanlığın yitirildiği sayısız kötülükler
yaşandı.
Kıymetli arkadaşlar Bosna Savaşı’nın ve insanlık tarihinin en acı dönemlerinden birisi de Srebrenitsa’da yaşanan katliamdır.
Srebrenitsa, 1993 yılında BM Güvenlik Konseyi kararıyla “Güvenli Bölge” olarak ilân edilmiş ve BM Koruma Gücü’nün güvencesi altına alınmıştır. Bu kararlara rağmen Sırpların saldırıları kuşatma altında olan Srebrenitsa’ya 3 yıl boyunca devam etmiştir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da gerçekleştirilen en korkunç ve en kanlı katliam maalesef 11 – 18 Temmuz 1995 tarihleri arasında 8 günlük sürede Doğu Bosna’da bulunan
Srebrenitsa ve çevresinde vuku bulmuştur.
Katliamın başladığı 11 Temmuz 1995’te BM tarafından Srebrenitsa’yı korumakla görevli Hollanda askerleri, uhdelerine verilen güvenli bölgeden çekilerek gözü dönmüş Sırp kuvvetlerinin katliam yapmasına adeta aracı olmuşlardır.
Bu durum Avrupa topraklarında II. Dünya Savaşı’ndan sonra Dünyanın gözü önünde yaşanan tarihin en utanç verici savaş suçu ve kara lekesi olmuştur… Avrupa’nın ortasında ve coğrafyanın yerli halkı Bosnalı kardeşlerimiz sadece Müslüman olmalarından dolayı katliamlara maruz kalmışlardır.
Gözü dönmüş saldırganlar, esir aldıkları binlerce Müslümanı katlederek toplu mezarlara atmışlar, yüzlerce insanı diri diri mezara gömmüşler, erkek, kadın ve çocuğu sakatlamış ve boğazlamışlar, annelerinin gözleri önünde çocuklarını katletmişler, kadın ve kızlara saldırmışlar, binlerce insanı esir kamplarında hapsetmişlerdir.
Bu soykırımda bedenen yok etmenin yanı sıra, Avrupa’nın tam ortasında Balkanlarda bir devlet, bir millet, 5 asırlık kültür ve medeniyetiyle topyekün yok edilmek istenmiş yeni bir Endülüs oluşturma amacı güdülmüştür.
Bosna’daki Müslümanlara yapılan ve tüm insanlığın utanması gereken zulüm, kıyım ve şiddet Türk Milletini derinden üzmüştür. Gönlümüzde kapanmayan bir yara olarak duran Srebrenitsa katliamının derin izleri kalplerimizde ve hafızalarımızda hala aynı sıcaklığını korumaktadır.
Bosna genelinde toprak altında olduğu bilinen ve gün ışığına çıkarılamamış toplu mezarlar bulunmaktadır. Halen çok sayıda Boşnak, ailelerine ait bir mezarın bulunmasını ve gerektiği gibi dinî törenlerle defnedilmesini ve dua edebilecek bir mekânın olmasını, umut ve teselliyle beklemektedir.
Gün geçmiyor ki Bosna’nın bir yerinde soykırım suçunun işlendiğini gösteren toplu mezarlar ortaya çıkarılmasın. BM’nin ‘güvenli bölge’ olarak ilân ettiği Srebrenitsa ve çevresinde, 2019 tarihine kadar yapılan bilimsel araştırmaların sonucunda, 550 nin üzerinde toplu mezarda 8.372 kardeşimize ait bulgulara ulaşılmış dualarla definleri gerçekleştirilmiştir..
Yine bu yıl tespit edilen 8 Bosnalı daha toprağa verilecek.. her birine tekrar rahmet diliyorum..”
Değerli arkadaşlar, 41 yıllık kamu görevim esnasında yurt içinde ve dışında bir çok görevde bulundum. Ama Srebrenitsa katliamından 3 gün sonra 1995 yılının 21 Temmuz günü Bosna’da ülkemiz adına kurumumca görevlendirilmemin verdiği onuru kadar hiçbir görev beni manen mutmain etmemiştir. Bu görevin verdiği kıvanç ve huzuru, Bosna’da yaşadığım
hatıraları ömrüm boyunca gönlümün derinliklerinde muhafaza edeceğim.
Bosna görevimiz sırasında Mostar’da, yıkılan Mostar Köprüsü’nün hemen kenarında konuştuğumuz Osman Amca’nın, kızının gözü önünde Sırplar tarafından nasıl şehit edildiğini anlatan feryadı ve daha nice şahitlik ettiğimiz olaylar hala gözümün önünde durmakta ve
kulaklarımda yankılanmaktadır. Gönül isterdi ki Bosna’ya daha farklı bir görevle gidelim. Ama o zor günlerde Bosna halkının yanında olmak, yaraları bir nebze de olsa sarmaya çalışmak elbette bizim vazifemiz
ve insanlık görevimizdi… Bizim Bosna halkıyla yüzyılları aşan tarihi bir muhabbetimiz ve gönül birlikteliğimiz bulunmaktadır. Bosna Savaşı’nda da milletçe hem madden hem de manen Bosna halkıyla hem hal olduk. Bu birliktelik iki ülkeyi geleceğe daha güvenle taşıyacaktır. İnanıyoruz ki Bosna Hersek zor günlerini geride bırakacak, toprak bütünlüğünü güçlü bir şekilde koruyan ve müreffeh bir devlet olarak yüzü daima geleceğe umutla bakan bir ülke konumuna gelecektir. Türk Milleti Bosna halkının her koşulda yanındadır, yanında olmaya da devam edecektir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde iki ülkenin ilişkileri bugün eskisinden de güçlüdür. Bosna Savaşı’nın suçluları hem adalet karşısında, hem de maşeri vicdanda hükümlerini giymişlerdir.
Bu duygu ve düşüncelerle Bosna Savaşında hayatını kaybeden Bosnalı kardeşlerimize Allah’tan rahmet, geride kalan kederli ailelere de sabırlar niyaz ediyorum. Sözlerimi Bosna Hersek’in unutulmaz lideri Aliya İzzet Begoviç’in şu ifadeleriyle bitirmek istiyorum “Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız
yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.”