Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

HATİNOĞLU’NUN YAZI DİZİSİNE YOĞUN İLGİ,

Türkiye de Çelik Yapı sektöründe önemli bir isimi olan ve

Türkiye de Çelik Yapı sektöründe önemli bir isimi olan ve TDÇİ (KARDEMİR) Pendik Şantiyesi mimarı Mak.Müh. Mustafa Hatinoğlu, Fabrikalar Yapan Fabrika yazı dizisi ile dikkatleri çekti.

Bölüm bölüm KARABÜK GÜNDEM Haber sitemizden verilen yazı dizisinin 3.bölümü yayınlandı. 4-5 ve 6. Bölümleri ile devam edecek olan yazı dizisinde Hatinoğlu ” Gelecek nesillere kaynak bırakma adına yazıyorum” diyerek başladığı ilk üç bölümlük yazı dizisi sonrası kendisine ulaşan mesajları da Gazetemiz ile paylaştı.

Yayınlanan yazıların altına yapılan onlarca yorumlar haricinde, Hatinoğlu’nun kendisine gelen özel bazı değerlendirmeleri de  ” Sevgili Semih, senin de tanıdığın Osman Yücel ve Nur Yücel’in kızı Öğretmen Sadet Yücel Kapanşahin’ın yorumları çok değerli. Diğer Yorumlarda öyle, zaten benim bu yazı serisindeki en büyük amacım yaşadığımız tecrübeleri genç kuşaklara aktarabilmek.” diyerek gönderdiği duygu yüklü diğer yorumlar…

Sayın Semih Gülen ;

BRTVde yaptığımız “Söyleşi” nin ardından İlk 3 bölümü “ Fabrikalar Yapan Fabrika-Karabük Demir Fabrikasının Şantiyelerinde Bir Ömür” başlığı altında  KARABÜK GÜNDEM  gazetenizde yayınlanan yazı dizimizin çok yoğun bir ilgiyle takip edilmesi beni çok memnun etti ve duygulandırdı.

Özellikle Pendik şantiyesinde 13 yıl birlikte çalıştığımız KARABÜK Demir Çelik mensubu çalışma arkadaşlarımdan, hatta onların çocuklarından ve aynı dönem Pendik Tersanesi ile Alaybey Tersanesi’nde çalışıp ekiplerimizi tanıyanlardan duygu yüklü teşekkür mesajları alıyorum.

MARMARAY projesinde birlikte çalıştığımız bir mühendis arkadaşımız( Deniz ÖZTÜRK)

“Yazınızın yoğun ilgi görmesi çok normal. Ülkemizin sizinki gibi hikâyelere ihtiyacı var. Elinize sağlık abi” diye mesaj atmış.

Beraber çalıştığımız bir mühendis arkadaşımız (Nihat YÖRÜK) şu mesajı göndermiş:

“Mustafa abi çok güzel bir program olmuş. Tebrikler…Tam bir biyografi,kalıcı eserlerinin resmini çekmişsin.”

PENDİK Şantiyesinde 13 yıl beraber çalıştığımız, yapılan bütün eserlerde büyük emeği geçen ve yanında nice başka usta elemanlar yetiştiren, çok sevdiğim değerli ustalarımızdan biri olan Osman YÜCEL’in kızı , biyoloji öğretmeni Sadet Yücel KAPANŞAHİN’den yazı dizimizle ilgili olarak bir öğretmen gözüyle çok değerli yorum ve öneriler aldım. Yazı dizimizin bundan sonraki bölümlerinde bu öğretmenimizin tavsiye, uyarı ve önerilerini dikkate almaya çalışacağım. Öğretmen Sadet Yücel KAPANŞAHİN’in yorumlarını okuyucularımızla paylaşmak istiyorum:

1.Mesleğinizin piri olarak kesinlikle genç mühendislere ilham verecek deneyimlerinize yazılarınızda daha çok yer vermeniz gerektiğini düşünüyorum. Gençler bilebilseydi, yaşlılar yapabilseydi mantığıyla…

2.Yazılarınızda alıntıladığınız Mehmet Akif Ersoy ve Mimar Sinan gibi tarihe adını yazdırmış ustaların sözleri yazılarınızı güçlendiriyor. Ancak burada genç kuşaklar tarafından daha kolay anlaşılabilecek bir dil kullanılmasının daha etkili olacağına inanıyorum.

3……….

4.Babanızın öğretmenlik deneyimleri oldukça kıymetli. Örneğin uyguladığı almanak hediyesi çok basit, ama eldeki imkanlarla uygulanabilen harika bir pekistireç olmuş öğrencileri için. Bugüne de uyarlanabilir.

5.Öğrencilere analitik düşünme becerisini kazandırmanın ilk noktası olan “soru sorma davranışı” gerçekten önemli ve geçmişte uygulanması şaşırtıcı.

6.Babanızın ustalarla iş bitiminde ücreti konuşması ve ustalara hak ettiğinin %25 fazlasını vermesi emeğe saygının, ustaya güvenin ve erdemli olmanın çok güzel bir örneği. Ancak günümüz koşullarında bunun maalesef çok mümkün olmadığını düşünüyorum. Keşke uygulayabilecek durum, imkan ve ustalarımız olsa…

7. Egitim hayatınızla ilgili kısımlarda ders kitaplarına ulaşma çabalarınız, aldığınız eğitimin mesleğinize olan katkıları bugün saniyede bilgiye ulaşan gençlerimizin eğitimin önemi kavramaları için iyi örnek teşkil ettiğini düşünüyorum.

8.Yayladan kaçış planınız başarılı olmuş, çok şükür size yeni ufuklar açmış, ancak yine günümüz koşulları ve gençlerin toyluğu hayatı tehdit edecek durumlara sebep olabilir. Gençlere küçücük bir uyarı notu koymanızın yararlı olacağı kanısındayım.

9.Yazı dizinizin üçüncü bölümüne dair en etkilendiğim nokta :

” İstanbul neresidir sorusuna SİNAN’ın iz bıraktığı yerdir diyebiliriz.” cümlesi.

Mimar Sinan’ ın bilime sağladığı katkı ve Mimar Sinan’ı usta yapan Kanuni.

İşte bu yüzden hepsini dualar ile anıyorum.

Ellerinize sağlık Mustafa bey. Geçmişte babamı Karabük’e göndermediği için çok kızdığım, ancak bugün eserleriyle gururlandığım Pendik Tersanesi Şefi…:)

Sadet Yücel KAPANŞAHİN (Biyoloji Öğretmeni)

Yine söyleşiyi izledikten sonra uzun bir değerlendirme yapan ve sizin gibi bu yazı serisi için beni teşvik eden emekli Kardemir mensubu Ali Demirezen dizinin ikinci bölümünü okuduktan sonra şu mesaji iletti:

“Ne kadar faydalı bir yoldasınız. Tekrar sizi tebrik ediyorum.Kolaylıklar dilyorum.”

Özellikle yaptığımız işleri yakından takip eden ve muhtemelen 20 bölümü aşacak olan yazı dizimizin taslağının tümünü okuyarak bir değerlendirme yapan Prof. Sedat YÖRÜK şunları belirtmiştir.(Yorumun tamamı 3. Bölümün sonunda yer alıyor):

“… büyük bir ilgi ile zaman zaman da yoğun duygular yaşayarak dikkatle okudum.Şunu hemen belirtmek isterim ki yaşananlar sadece şantiyede geçen bir ömürden çok daha fazlası….

Türkiyenin son elli yılındaki sanayileşme çabalarının bir fotoğrafi…Kurumların ve kurum kültürünün önemini çok açık biçimde ortaya koyan bir belgesel…

Yaşanan dönemdeki sosyal, ekonomik ve siyasal olayların bir aynası…Ve en önemlisi , Arhavi’nin Üçırmak köyündeki bir ilkokulun birleştirilmiş sınıfında Cumhuriyet ülkü ve idealleri ile yetişmiş bir çocuğun , nasıl bir Cumhuriyet Mühendisine evrildiğinin ve başarılara ulaştığının da gerçek bir öyküsü…

Aynı zamanda , yurt içini saymıyorum Avrupa’nın bir çok ülkesinden Japonya’ya kadar uzanmış bir başarı öyküsünün , Türkiye de nasıl “emekli “ edildiğinin bir traji-komik hikayesi…

Tarihe not düşerken gelecek nesillere örnek olacak şekilde ,bizlere makam -mevki , zenginlik kavramlarından çok daha ulvi insani değerlerin olduğunu ,torunlarımıza bırakabileceğimiz en güzel mirasın bunların olabileceğini tekrar hatırlattığın için önünde (Japonlar gibi) saygı ve sevgi ile eğiliyorum. Can-ı yürekten tebrikler.”  Prof. Sedat YÖRÜK

KARABÜK DEMIR VE ÇELIK İŞLETMELERI TEVSIAT MONTAJ MÜDÜRLÜĞÜ PENDIK ŞANTIYESI (1981-1992)

HIZMET YILLIĞI

ismi ile yayınladığımız (tüm masrafları şantiye çalışanları tarafından karşılanan bu eserin ortaya çıkış hikâyesi de yazı dizimizin ilerideki bölümlerinde anlatılacaktır) tanıtma kataloğunun SUNUŞ kısmında şu satırlar yer almaktadır.

“…….Pendik Tersanesi’nde 1981 ve 1992 yılları arasında yaptığımız işleri ve başarılarımızı fotoğraf ve dökümanlarla belgeleyen bu hizmet yıllığında görülen tüm eserler , uzman bir kadronun üstün ve özverili çalışmasıyla ortaya çıkan , hepimizin onur duyacağı ve gururlanacağı eserlerdir. Her bir fotoğrafın bir çok ortak anımızı çağrıştıracağı bu hizmet yıllığı , şantiyemiz elemanlarının çabasıyla ortaya çıkmış olup ileride çocuklarımıza yaptığımız işler hakkında bırakabileceğimiz bir onur belgesi olacaktır…..”

PENDİK ŞANTİYESİ Tevsiat Montaj Müdürlüğüne bağlı en son ve en uzun süren(13 yıl) şantiye olarak bir çok ilklere imza atan şantiye oldu.Yazı dizimizin ilk bölümlerinde kendisini andığımız MİMAR SİNAN eserlerinden bahs ederkeken ÇIRAKLIK (ŞEHZADEBAŞI CAMİİ) ,KALFALIK (SÜLEYMANİYE CAMİİ) ve USTALIK (SELİMİYE CAMİİ) eseri diye belirtir. Bu benzetmeyle diyebilirim ki PENDİK ŞANTİYESİ de Tevsiat Montaj Müdürlüğünün (Çelik Yapı ve Ağır Teçhizat Fabrikaları Müdürlüğü, Makina Fabrikaları Müdürlüğü , Döküm Fabrikaları Müdürlüğü ve İş Hazırlama Müdürlüğünün destekleriyle) USTALIK dönemi eserlerinin imalat ve montajını yapan son şantiye oldu.

Yazı dizisi boyunca neler konuşacağız ve nelere cevap vereceğiz?

Özellikle İlkokul, Ortaokul ,Lise ve Üniversite yıllarından ve yurt dışı eğitimleriyle ilgili bazı tecrübe ve anılarımı genç kuşaklarla paylaşmak istedim.

Bilgisayar, cep telefonu, İnternet,e-mail gibi iletişim imkanlarının olmadığı dönemde şimdi yeni kuşakların hiç bilmediği Telgraf, Teleks, Telefaks kullanarak işlerimizi yürütürken ne zorluklar yaşadığımızı bilmelerini istedim.

Hayat yolunda herkes engellerle zorluklarla karşılaşabilir.Önemli olan bunları aşmak ve yolumuza devam etmek için doğru çareler bulmaktır. Benim iş hayatı boyunca karşılaştığım bazı zorluklarla mücadele yöntemlerimi ve nasıl sonuç aldığımı (veya alamadığımı) yazı serisini takip edenlerin , aşağıdaki sorulara verilen cevapları okuyunca daha iyi anlayacaklarını ve takdir edeceklerini umuyorum.

-İlkokul öğretmenlerimiz neden hep soru sormamızı isterlerdi?

– Ortaokul Matematik öğretmeniz matematiği ve mühendisliğe giden yolu nasıl sevdirdi?

-Lise Fizik hocamızın bir formülün ispatında yaptığı hatadan sonraki davranışı beni nasıl etkiledi?

-Kendisinden bir mektupla ücretsiz kitap istediğim Prof. Nusret KÜRKÇÜOĞLU ne cevap verdi?

-Yayladan amcamı ve sürüleri bırakarak neden kaçmak zorunda kaldım?

-Kimya Mühendisi olmak isterken neden İTÜ Makina Fakültesini tercih ettim?Mimar Sinan’in eserlerinden nasıl etkilendim?

-1969 genel seçiminde Pendik Tersanesi ve Boğaz Köprüsü vaatleri neden beni çok heyecanlandırdı?

-İTÜ Endüstri Mühendisliğinde master yaparken nasıl çalışmaya başladım?

-KARDEMİR Yurtdışı Bursundan nasıl haberim oldu ve ne yaptım?

-KARABÜK’teki ilk günümde neden ağladım ve otobüs terminalinde sabahlamak zorunda kaldım?

-KARDEMİR’de işim rahat ve lojmanda kalırken neden meşakkatli bir iş olan şantiyeciliği seçtim?

-Neden 36 saat hiç ara vermeden çalışmak zorunda kaldık?

-Gece sahayı aydınlatmak için kablo bulamayınca ne yaptık? Gece karanlığında köprü vinç tekerlek montajini nasıl yaptık?

-Niçin akşam temel elektronik kurslarına katıldım?

-Niçin HIDROLIK Akışkan Gücü,PNÖMATİK Akışkan gücü gibi kurslara katıldım?

-Finlandiya KONE CRANES firmasına yaptığımız 3 haftalık ziyarette neden gece geç vakitlere kadar çalıştım ve sorular hazırladım?

-Şantiyedeki ustalarımızı nasıl eğittik ve hangi kurslara gönderdik?

-ALAYBEY Tersanesinde yaşadığımız ilk iş kazasından sonra nasıl bir ilke kararı aldım?

-PENDİK TERSANESİ’nde başka bir firmanın yarım bıraktığı 14 adet vinç projesinden çıkardığım dersler ve “başladığım her işi bitirme “konusunda nasıl bir ilke kararı aldım?

-15 günlük işi 1 haftada bitirmek amacıyla Karayolları Bölge Müdürlüğünden “geniş ve uzun araç “ için nakil müsaadesi almadan kaçak yolla 27m bomlu mobil vinci Pendik’ten Tuzla’ya nasıl naklettik.?

-1989 da Demir Çelik Grevi sırasında yaşanan sıkıntıları ve problemleri nasıl aştık?

-Tevsiat Montaj Müdürünün emirlerine neden karşı çıktım ve kendisiyle tartıştım?

-Müessese Müdürlüğünden gelen yazılı ve sözlü emirleri neden dinlemedim?

-Müessese Müdürünün “mühendislik yeminine” aykırı bulduğum yazılı emrini niçin kabul etmedim?

-Ülkemizin en büyük vincinin montajında ve en kritik işlemlerin yapılacağı dönemde şantiyenin kapatılması kararı karşısında neler yaptım?

– Ülkemizde ağır kaldırmada bir rekor sayılan 1200 Tonluk ağırlığın 76 metreye kaldırıldığı gün Proje firması yetkilileri FİNLANDİYA’dan geldiği ve TRT de haber konusu olduğu halde( benimle ve Finlandiya Proje firması mühendisiyle söyleşiler yapıldı) niçin KARDEMİR’den kimse törene katılmadı?

-Ülkemizdeki en büyük vincin montajı bitmeden şantiye kapatılırsa ne yapabiliriz diye tüm Şantiye çalışanlarıyla yaptığımız toplantı ve konuşma sonrasında neden çok duygulandım ve ağladım?

-Ülkemizde tarafımızca imalat ve montaji yapılan en büyük vincin (450 Ton/129m GANTRY KREYN) hizmete alındığı ve yine ambar kapakları imalatiyla katkı sağladığımız , ülkemizde inşa edilen en büyük geminin(75.000 DWT) denize indirildiği 16 Ekim 1992 günü neden en hüzünlü günümüz oldu?

-Pendik Şantiyesinde (1981-1992) yaptığımız projeleri anlatmak için düşündüğümüz 32 sayfalık Hizmet Yıllığını bastırmayı yönetim kabul etmeyince ne yaptık?

-Başbakandan 450 Ton KREYN hizmet plaketini alırken neden hüzünlendim ve sonrasında ağladım?

-Kendi paramla şantiyede kullanmak için FAKS cihazı aldığım halde yüksek telefon ücreti nedeniyle telefonum yurtdışı görüşmeye kapatılınca ne yaptım?

-Şantiye için yaptığım çalışmalar niçin “İŞGÜZAR” girişimler olarak babul edildi ve “ İKAZ” edildim?

-İş hayatımdaki hatalarım nedeniyle yaptığım özeleştiri ve çıkardığım dersler nelerdir?

-Şantiyeye 80 işçi alımında (özellikle ülkemizin en büyük vincinin imalatı için 30 kişilik liyakatli, ehliyetli ve sertifikali kaynakçı eleman almamız gerekiyordu) Bakan, Milletvekili , Genel Müdür vs. gibi çeşitli kanallardan gelen rica ve baskılara nasıl direndim?

-Almanya’dan ARGON KAYNAK ustasını ( 4 aylık süre için ücretsiz olarak) getirmeyi nasıl başardık?

-JAPON Elektrik Mühendisiyle neden tartıştık?Japon Mühendis bizi niye suçladı ve proje hatası olduğu ortaya çıkınca Japon mühendis ve firma ne yaptı?

-Japonya’ya 4.5 aylık eğitim için gitmeden önce neden JAPONCA kursuna katıldım, ne faydası oldu?

-Japonya’dan döndükten sonra niçin Japonca öğrenmeye devam ettim?

-OSMANGAZİ KÖPRÜSÜ kedi yolu çalışma platformu yaşanan iş kazasından sonra JAPON mühendis niçin intihar etti?

-510 Tonluk vincin montajinda kullanılan halat gerdirme sistemi için ALMAN Mühendisin önerdiği sisteme karşı önerdiğimiz bir farklı bir çözümle nasıl 300.000, $ ( Dolar) tasarruf ettik?

-Başka bir firma tarafından kurulan ve işletmeye alma aşamasında infilak eden ASETİLEN tesisinin yenisini kurarken neler düşündük, hangi tedbirleri aldık?

-Teklif edilen üst düzey görevleri neden kabul etmedim?(Eğitim Müdürlüğü, Montaj Müdürlüğü, Pendik Tersanesi Müdürlüğü, T.D.Ç.İ. Genel Müdürlük Tedarik ve İkmal Daire Başkanlığı ve Özel sektörden gelen cazip teklifleri neden kabul etmedim ?).

-Tekne İnşa Başmühendisliği görevini neden kabul etmedim ve niçin aylar öncesinden emeklilik dilekçesini imzalamak zorunda kaldım?

-Hayattayken tanıdığım , beni çok etkileyen ve kitaplarını tavsiye edebileceğim 5 kişi kimdir?

-Tarihte mimarlik ve mühendislik alanında hayranlık duyduğum iki isim kimdir ?

-Sezai Türkeş(STFA) niçin haber vermeden KARDEMİR’i ziyaret etti? Para kazanmak için mi?