Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

PSİKOLOJİDİR BOZULUR DÜZELİR, ALLAH KARAKTERE ZEVAL VERMESİN

ÖZET: Gazete personelinin morali bozuk bugünlerde… Dertleri neymiş, Titrettin Abi

ÖZET: Gazete personelinin morali bozuk bugünlerde… Dertleri neymiş, Titrettin Abi bizimle az vakit geçiriyo, bizimle az ilgileniyo… Külliyen yalan… Oysa ki sabah gazete bürosuna gelir gelmez hepsinin yanına gidip tek tek bağrıma basıp, başlarını okşuyom.. Masalarındaki simitlerden po0ğaçalardan birer parça kopartıp kahvaltıyı beleşe getiriyom.. Daha n’olsun ki.. Şükürsüz çıktı bunlarda…

Başlarken sloganımız neydi?? Mizah sevmeyen lütfen okumasın…

—        *          —

Geçen hafta uzun uzun düşündüm, dedim ki kendi kendime “İsmin dünyaya mal olmuş olabilir, ABD Başkanı Trump’tan, Rusya Başkanı Putin’e kadar geniş bi yelpazede tanıdıklarım olabilir, Elon Musk’a bi telefon kadar uzak olabilirim, Alanya’daki Can DİREKÇİ Valimden, Bursa Gemlik’teki Serhat TEZSEVER Emniyet Müdürüme kadar hepsiyle sıkı dirsek temasım olabilir ama bunlar benim halka karışmama mani olmamalı… Haşin bakışlı, karizmatik, tuttuğunu koparan bi köşe yazarı olarak vatandaşla daha içli dışlı olayım… Mütevazi kişiliğimi daha geniş kitlelere aktarmanın zararı olmaz” deyip, gidip Karabük’teki bir iki dernektir, Oda’dır kayıt yaptırayım diye düşündüm…

YILDIRAY YILDIRIM BAŞKANLA…

Aklıma ilk Esnaf ve Sanatkarlar Odası geldi.. Kalktım gittim Yıldıray YILDIRIM başkanımın yanına… “Başkanım Karabük’te esnaf ve sanatkara en çok sahip çıkan, onların dertleriyle dertlenen, cebimdeki son kuruşa kadar yerel esnaftan alış veriş yapan, araştırmacı soruşturmacı, bir o kadar da ısrarcı bi köşe yazarı olarak Esnaf ve Sanatkarlar Odanıza kayıt yaptırmaya geldim” dedim…

Hele bi otur şööle Titrettin Abi, dedi. Başkanım baştan söyleyeyim, gelmeden dersime çalıştım, ben Odanıza kayıt şartlarımı sağlıyom, dedim. Google’a yazdım Esnaf Sanatkarlar Odasına kayıt şartları ne diye..

  • Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak ve eğer değilse mesleğini ülke içinde icra etmek
  • Medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmak
  • Vergi muafiyeti belgesi olmak veya basit usul vergilendirmeye tabi şirket kurmak
  • Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine ait odalardan herhangi birinde kaydı bulunmamak gerekir, yazıyo..

Bu maddelerin hepsi bana uyuyo.. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Mesleğimi de burda Karabük GÜNDEM Gazetesinde icra ediyom.. Medeni hakları kullanma konusunda benden iyisini bulamazsınız.. Okulda bile bize 21 günlük devamsızlık hakkı verilirdi, o hakkımı bile sonuna kadar kullanır, okula gitmezdim. O derece haklarıma sahip çıkarım, dedim…

Vergi muafiyeti belgesini almaya gerek görmedim.. Vergi kutsaldır, her vatandaş gibi vergimi de veriyom yüce devletime.. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine de üye değilim. Aslında Rifat HİCARCIKLIOĞLU çok ısrar etmişti bi vakitler… Bize onur verirsiniz lütfen Odamıza kayıt yapalım sizi diye… Fatih ÇAPRAZ’ı defalarca bana gönderdi, Titrettin Abiyi ikna et de bizim Odaya kayıt yapalım onu, diye, Kabul etmedim… Ben Karabük Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kaydolacam, dedim.. Kırıldılar biraz ama yapacak bişey yok, dedim Yıldıray YILDIRIM başkanıma…

CELAL BULUT ARARSA…

Abi sana bi çay söyleyeyim mi? Dedi… Fazla hızlı girdim sanırım konuya… Olur başkanım, şekersiz bi çayınızı alırım, dedim. O sırada telefonum çaldı.. Arayan Emekliler Cemiyeti Başkanı Celal BULUT… O anda beynimde şimşek çaktı… Burdan çıkınca oraya da gidip üye olayım, dedim… Okurlarımın yarısı esnaf, yarısı emekli… Her kesimi kucaklayan, halka mal olmuş bi köşe yazarı olarak onlarla da kaynaşma adına üye olayım da mutlu olsunlar dedim… O sırada gelen çaydan bi yudum çekip, telefonu açtım. “Buyur Başkanım, nasıl yardımcı olabilirim size? Bakan beyi arayıp, emeklilerin bayram ikramiyelerini mi artırtayım, yoksa bankaları arayıp emekli promosyonların artırılmasını mı sağlayayım, nasıl yardımcı olurum emeklilerimize? Yoksa yollara koyulup Ankara’ya kadar emeklilerimiz için tek başına eylem yürüyüşü mü yapayım? ” dedim…

Ankara’da çevrem geniştir, varsa yapılacak bişey emrinize amadeyim, diye de ekledim.. “Pardon, yanlış aradım” deyip kapattı telefonu.. Emekli ya, gözleri tam görmüyo galiba.. Neyse, “Yıldıray başkanım nasıl yapalım benim üyelik işini” deyip döndüm Yıldıray başkana…

İYİ ADAM SATARIM…

“Titrettin abi, ticaret yapanları kaydediyoruz Oda ya”, dedi… İlla ki bişeyler alıp satmak gerekiyomuş…

Tamam işte ben iyi adam satarım, dedim…

Geçen hafta Kent meydanındaki direğe ismi verilesi estetikli patronum Semih GÜLEN’le Valilik binasında İl Sivil Toplumla İlişkiler ve Özel Kalem Müdürü sayın Fikret ERDOĞAN’ı ziyarete gidiyoduk, Valilik binasına girince Basın Halkla İlişkiler Müdürü Bilal YATMAZ’ı gördüm, anında sattım Semih GÜLEN’i… Fanatik Beşiktaş’lı Bilal müdürüme “N’olacak bu Beşiktaş’ın hali” dedim… Ters ters baktı bana…  “Titrettin Abi sen pazartesi günü Galatasarayla yapacağınız derbiyi düşün” dedi… Bi Fenerbahçeli olarak ben çok rahatım, her türlü kazanırız. Yıllardır Galatasaray hakemlerle kazandı, bu sefer yabancı hakem var, onlar düşünsün,  dedim… O sırada estetikli patronum buldu beni, “Nereye kayboldun peşimden” diye… Bensizde bi adım atamıyo bu da… Kendisi de damardan Galatasaraylı olunca illa ki konuya maydanoz olacak… “Yok bişey Semih abi, sen geç ben geliyom” dedim…

O sırada Bilal beyin odasının önünden geçen İdari Hizmetler Müdürüm Mustafa CÜCÜ’yü gördüm, Bilal beyi de orda anında satarak peşinden koşup yakaladım Mustafa CÜCÜ’yü..

FAYDA ETMEDİ…

Baktım Yıldıray başkanımın yüz ifadesi, “Boş konuşuyon Tittrettin abi” der gibi bakıyo, “Neyse başkanım ben konuyu bi fıkra ile bağlayıp senin daha müsait olduğun vakit gelirim” dedim.

Gazetecinin biri zamanında, ülkenin en zenginlerinden, 65 yaşlarında bir iş adamıyla röportaj yapmıyomuş..  Zengin amcaya sormuş:

– “Efendim, bize bugünlere nasıl geldiğinizi, bu serveti nasıl oluşturduğunuzu anlatır mısınız?”

– “Zevkle… 1920’lerin sonuydu. 1. Dünya Savaşı’nın etkileri yeni yeni siliniyordu, benimse cebimde birkaç sentten başka bir şey yoktu.

Cebimdeki 5 sentimle, bir elma aldım. Akşama kadar onu parlatıp, 10 sente sattım. O gece sabahı zor ettim. Ertesi sabah, 10 sentimle 2 elma aldım ve onları da sattım. Sonra yarım kasa elma aldım aynı işlemi yaparak iki katı paraya sattım. Böyle çalışarak, bir ay sonunda, 50 dolardan fazla para kazanmış oldum.

Ertesi ayın başında, karımın dedesi öldü ve bize 20 milyon dolar miras bıraktı…” : )))

Gülüştük, sonra yanından müsaade isteyip çıktım..

Neyse bu günlükte bana ayrılan yerine sonuna geldim.. Diğer yazıda buluşuncaya dek kalın sağlıcakla…