Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Şenol Yeginoğlu Kaleminden

Karabük anılarını her fırsatta

Karabük anılarını her fırsatta farklı anekdotlarla anlatan Şenol Yeğinoğlu’dan…….

YILLAR VE HATIRLADIKLARIM…..

40 LI YILLAR; Çocukluğum.yüzevlerin o samimi havası.

Arkadaşlarım, top peşinde koşmalar, tel arabası, çember….

Evimizin önünde kurulan pazar yeri…

ilk okul yılları..

Yerli malı haftası, tutum haftası. Kızılay haftası ve bitmek bilmeyen aşılar….

Kürdan, fasulye (sözcükleri ve cümleri yazmak için)

LEMAN hocam…..

Amerikan yardımı diye kakaladıkları (süt tozundan) süt, nefret ettiğim o sarı renkli peynir.

BİRDE; Annemin verdiği balık yağı…

Yazarken bile kokusu geldi burnuma.

Portakal veya elma dilimleri takviyesi olmasa asla yutamazdım….

işte aklımda kalanlar…..

YARIN….50 li yıllar……..

50 li YILLAR ;

Orta okul. Düzgün ve güzel arkadaşlar.

Heyecanlar.. Eve radyo geldi.

Babam paraya kıymış, philips bayiinden bir tane kapıp gelmiş.(o radyodan Karabük’te dört tane vardı biri bizim.) bütün ev halkı büyük bir dikkatle ve merasimle yerine koyduk.

Üzerine birde işlemeli tül…Adet öyleydi….O her şeyimizdi.

Haber kaynağımız, eğlencemiz….Dünya ile bağlantımızdı.

Komşularımızı, o güzel insanları hatırlıyorum.

Sevgileri bol, hile hurda bilmeyen, her şeyi bölüşen..

ARKADAŞLIKLARIMIZ SAĞLAMDI.

Hiç kavga ettiğimizi hatırlamıyorum…mahallede Doğan da,Mete de bisiklet vardı.

Hemde kralı.

GÖBEKTEN VİTESLİ.

Az yalvarmazdık, bir tur binelim diye biri MİELE, BİRİDE BİLMEM NE…

Doğan’ın annesi çok güzel pasta yapardı. Misafir günlerinde bizde bayram… Her birimizin takma adları vardı. Düzburun Necmi,yamuk Refik, Aktör Doğan, Yakışıklı….

Tabi mahallemizin KIZLARIDA! vardı…..

Babam bir gün bisiklet özlemimizi,o zamanın en havalı PEUGEOT(PEJOSUYLA)giderdi.

Ne sevinmiştik….Birde eve kasayla elma,sepetle portakal alındığınıhatırlıyorum….

Babam , her şeyden feragat edebilirdi ama yeme içmeden asla….

Hiçbir şeye özlem duymadık. Takım elbiseler, TERZİ OSMAN abiye diktirilir.

Ayakkabılar, KUNDURACI UTKANDAN ALINIRDI.

HUZUR İÇİNDE YAT BABAM.

CİNGO Anısına..

ÇAMLIK mahallesinde Takma adı “CİNGO”OLAN bir ARKADAŞ vardı.

Çok iyi mızıka çalardı.

Mahallemizin kızı Cemileye AŞIKTI.

Sık sık gelir evinin önündeki çitlenbik ağaçlarının arasına saklanır,seranat yapardı.

Biz müzik ziyafeti çeker cemile Cilve yapardı.

Sonra ne mi oldu?

Kız Almanya ya, CİNGO bir bilinmeze uçtu.

Bizim kulaklarımızda Tatlı nameler ve onların hüzünlü AŞKI kaldı.

ANILARLA HAYAT HİKÂYEM

Arabalı vapurla karşıya gidiyorum.

Arabayı park ettim. Asansörle üst kata çıktım cam kenarına yerleştim.

Denizle iç içeyim. vapurların özelliği bu..

İçerisi güzel giyimli güzel insanlarla dolu.

İnsanın DUYGULARI rahatlıyor, dalıp gitmişim.

Gökdelenleri seyrederken, beynimde bir düşünce sörfü yapıyordum, bir sesle dağıldım.” hayatım hayatım.”Beni bağlamıyor diyordum ki, omuzumda bir elin gezindığini hissedince muhatabın ben olduğunu anladım.

Başımı bir felakete çevirir gibi hızla döndürdüm.göz göze geldik, bakıştık süzdük.

Çığlıkla karışık bir ses tonuyla,” siz benim hayatım değilsiniz. “Aynı ses tonuyla cevap verdim.”

-Sizde benim HAYATIM değilsiniz.

“Gülme fırtınası koptu.!

”ONA,O ZEVKİ TATDIRMAM ABİ”….

Mahallemizin ele avuca sığmaz çocuğuydu.

Yaramaz, arsız derlerdi.

Ben biliyorum mangal gibi bir yüreği vardı.

Sevgi dolu kalbi.

Adı çıkmış bir kere. Ondan önce şikayetler ulaşırdı eve

Babası nedendir bilinmez ona karşı haşin, sevgisiz ve acımasızdı.

Hemen hemen her gün silindir gibi geçerdi üzerinden.

Ben,her gördüğümde engel olmak isterdim.

Babam ,uyarırdı karışma diye.

Bir gün, bahçenin tam ortasında ve milletin gözü önünde kıyasıya döverken karşılaştım. İçgüdüsel müdahale ettim. Tanrım ne vurma ne kendinden geçme. Adamı durduramıyordum. Bir fırsatını bulup, çocuğu elinden aldım. Kenarda akıl veriyordum. Ne direniyorsun. Yalandan yat yere, ağla. Babanın hızı kesilir belki.

Bana hiç beklemediğim bir cevap verdi.

”ONA,O ZEVKİ TATDIRMAM ABİ”….

Yıllar sonra karşılaştım. O ele avuca sığmayan çocuk adam olmuş, zengin olmuş. ”Abi,seni dinlemeyip ne dayaklar yemişim. Ama bu bana HAYATTA direnmeyi ve adam olmayı öğretti.

”BİRDE ”ÜVEY EVLADIN”ÇİLESİNİ !…..

Karabük’te ” Boks “

Yüksel Güzel, Bilardoyu Karabük’e ilk getiren. Cevizlidere girişinde

P.T.T nin tam karşısında bir kulüp işletiyor..

Adı”gençlerbirliği”spor salonu.

Etkinliklerin çoğu var.

Bir ilan asmışlar ”boks dersi verilir”

Biz arkadaş gurubu ileride işimize yarar diye kayıt olduk.

Salonun ortasına ring kurulmuş.

Her şey ciddi.

Hocayı bekliyoruz.” Geliyor ” diye bir ikaz çığlığı atıldı.

Hepimiz hazırola geçtik.

Büyük bir ihtişam ve ciddiyetle Enver Özkazanç ( REİS) geldi.

Abimin arkadaşı, hemşerimiz. Bileğine kuvvetli, delikanlı bir abimiz.

Boks hocası ünvanını nasıl aldı bilmiyorum.

Ders başladı.

Beni tanıdığı için ” Şenol sen gel ” dedi.

Benim üzerimde uygulamalar yapıyordu.,

Sonra, ringde bir raundluk maç yaptık.

Ben ne öğrendim ki uygulayayım.Reis,bir güzel beni dövüyor.Canım acıyor,erkekliğe leke düşmesin diye dayanıyorum.

Canıma tak etti. Bir pundunu bulup, hocaya bir vurmuşum reis iki seksen yerde.

Karizma cizildi. Yattığı yerden avaz avaz bağırıyor.

” Hocaya vurulurmu ?

‘Ben sakin; ”hocam öğrendiğimi ispatetmek istedim.

”O bozuntuya vermeden,

”Aferin ŞENOL İŞTE BÖYLE”DEDİ……

.

“Karabük sporun efsane kalecilerinden Baysan’a ithafen”

Anılarla,

HAYAT HİKAYEM…

Bisikletli adam..Sanat tarihi hocamız ‘ISTIKA MEHMET’ Fizik Öğretmenimiz Mukaddes hanımın beyi..

Onu hep Okul dağılınca, Mukaddes hanımı da bisikletin önüne oturtmuş evlerine giderken hatırlıyorum..

Sanat tarihi dersleri Projeksiyonlu olunca merdiven dibinde ki karanlık odada yapılırdı

Bir gün sınıf yine orada toplandı…

Mehmey Bey anlatmaya başladı..

Bilmem ne Heykeltıraşın, bilmem ne heykeli… Elinde ki ıstıkada heykelin olmayacak yerinde dolaşıp duruyordu..

Sınıf bir anda koptu..

Gülüşmeler..

Sessiz kaynatmalar..

Hoca bir kaç kez ikaz etti ama nafile,

Ders bitti..

Herkes sınıfa çıktı..

Mehmet bey bana ‘Sen kal sınıf başkanı’ dedi.

Bayağı telaşlandım.

Sonra, “Oğlum nedir bu sınıfın gülüşmesi,kaynatması, ?’ dedi..

Ben olayı çözdüm..

-HOCAM BÜTÜN SORUN İSTIKADA. NE YAPACAĞI NEREDE DURACAĞI BELLİ DEĞİL..

‘Sahi mi yahu’ dedi

Hocada koptu..Bende…

./. devam edecek