Ali Ekber Çiçek’le yapılan bir röportajda okumuştum. Başından geçen bir olayı anlatıyordu.
Ali Ekber Çiçek malum rakıyı seviyor. Birçok sanatçı gibi.
Bozkırın tezenesi Neşet Ertaş, babası Muharrem Ertaş,Kütahyalı Hisarlı Ahmet vs hakkında da rakıyı çok sevdikleri hakkında bir şeyler işitmişliğim var.
Bir ara Kırşehir’e gitsek de Abdalları dinlesek diye bir hevesimiz oldu, Kırşehirli arkadaş vardı biraz biliyormuş :”eğlenceli olur ayaklarının dibinde içkileri olur arada yudumlarlar”demişti.
Kütahyalı Hisarlı Ahmet’in rakıyı sevdiğini şöyle öğrendim.: Ülkenin her yerini gezecem diye her yaz tatilinde şehir şehir gezdiğim bir yaz Kütahya’ya yakın Dumlupınar şehitliğine uğramıştım. Yakınında gözleme yapan bir çift vardı.Karnımızı doyururken konuşmadan da duramam hani, madem Hisarlı Ahmet’i sorayım dedim. O söyledi.” Çakır keyf olmadan türkü okumazdı” diye.
Hatırımda kalmış. Sonra gel zaman git zaman Hisarlı Ahmet’i daha derinden öğrendim. Bu büyük usta sonra hacca gitmiş falan rakıyı bırakmış. Müziği de bırakmasını söyleyenlere “ben sazımla Rabbime sizden daha yakınım “ diye cevap vermiş.
Orijinal bir Hisarlı Ahmet kaydı dinlemek isteyenlere : https://www.youtube.com/watch?v=Ma8DCV2vKkY
Haa bu arada, Hisarlı Ahmet lakabının kaynağı şu : Kütahya’da şehir içinde yürümeyle de çıkılabilen ve kent dilinde hisar diye adlandırılan eski bir kale kalıntısı var. Ben 1 kere buraya çıktım. Hisarlı Ahmet işte Kütahyalı Ahmet gibi bir lakap.
Fizyoterapist bir ev arkadaşım vardı üniversitede iken Kütahyalı. Allah var , ne kadar sakin ve iyi huylu bir arkadaşdı. Onun adı da Ahmet. Tatar kökenliydi. Minicik gözlü, yoğun sarışın.Ben ona “Tatata tatata Ahmet” diye takılırdım hiç kızmazdı.
Kocaman bir teybi vardı Sony ya da Toshiba. Az kasetten kasede kayıt yapmadım yani. İşte bu Ahmet’i Kütahya’da ziyaret ettim. Bizi Hisar’a çıkardı. Çekirdek yiyip, termosundan çay içtik. İşte o Hisar.
Laf uzadı , ben Ali Ekber Çiçek’ten bahsediyordum.
Ali Ekber üstadı bir defasında kıramayacağı bir hoca evine türkü çığırmaya davet etmiş. Hoca dediğim İstanbul’un büyük camilerinden birinin imamı.
Üstad genelde türkü okurken arada rakı da içermiş.İmamın bunu bilmemesi zor.
Hoca Ali Ekber üstadın yerini ayarlamış, yanına küçük bir sehpa, çerez,meze ve rakı.
Ali Ekber Çiçek şaşkınlık içinde . Beklemediği bir durum.
Ali Ekber Çiçek : “ O ulu imam “ Usta sen bununla demlen biz de senin deyişlerinle demleneceğiz” dedi bana diyor.
Ali Ekber Erzincan depreminden sağ kurtulmuş. 4 yaşındaymış. Babası depremde yaşamını yitirmiş. Parası yok babası yok.Zaten türkülerimizin çok “derin” olmasının nedeni acılarla pişmiş olması. Şu sözlere, melodiye, bağlamayı çalışına ve yorumuna bi bakın :
“Kirpiklerin ok eyle
Vur sineme öldür beni
Bıktım dünyanın tadından
Vur sineme öldür beni”
Yoktur aleme minnetim
Yanında var mı kıymetim
Eğer satmaksa niyetin
Vur sineme öldür beni
Ali Ekber Çiçek, Hisarlı Ahmet, Nida Tüfekçi, Ürgüplü Refik Başaran, Ahmet Gazi Ayhan,Mukim Tahir, Celal Güzelses, Tenekeci Mahmut ve onlarcası.TRT Müzik ve TRT Türküyü çok dinlediğim için hepsini biliyorum gari.
Bunlardan Mukim Tahir üstadın Karabükle hüzünlü bir birlikteliği var. Mukim Tahir dediğimiz “Ayağında kundura” türküsünün sahibi. İbrahim Tatlıses’i meşhur eden türkü bu.
Mukim Tahir Urfalı . Zengin bir ailenin müziği seven çocuğu. Başına talihsiz olaylar geliyor, tüm birikimlerini kaybediyor. Fakirleşiyor. Beş parasız kalıyor. Bir gün Karabük-Zonguldak tren yolu işini alan müteahhit bir arkadaşının daveti üzerine Yenice’ye çalışmaya geliyor. Gelir gelmez hastalanıyor, birkaç gün içinde de vefat ediyor. Arkadaşları köyün mezarlığına defnediyorlar. 1945’ler. Sonraki yıllarda bir sel meydana geliyor. Köy , mezarlığı ile beraber yerle bir oluyor.
Mukim Tahir bizim yörede mezarı bilinmeyen konuğumuz olarak kalıyor.
Bir tane de bizim yöreden var derlemeci: Sadi Yaver Ataman. Folklor sanatçısı. 1940’larda Karabük’te belediye başkanlığı da yapmış. Halk kültürüne tutkusundan Diş Hekimliği fakültesini bırakmış Sadi bey.Oğlu var o da babasının izinden gitmiş Adnan Ataman.
Adnan bey de Tıp Fakültesini 4.sınıfta bırakıp Türkü uzmanı olmuş.
Baba oğul Atamanlar birçok türkü derlemiş. Şu adresten TRT repertuarındaki Karabük türkülerine göz gezdirebiliyoruz. Daha çok olsun isterdik ama maalesef çok yok.
-http://www.turkuler.com/nota/tumyoreler.asp?yoresi=Karab%FCk
Türkü Türki kelimesinden türemiş bu arada. Kelimelere i eki eklemek Arapçadan kalma. Bu İ olmuş Ü. İyi de olmuş. Türk’e ait anlamında bir sözcük . Son anlamı Türk havası demekmiş.