Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Depremde Yıkılan Binalarda Müteahhitlerin Cezai Sorumluluğu Var mı?

Depremde yıkılan binaların müteahhitlerinin

Depremde yıkılan binaların müteahhitlerinin cezai sorumluluğunun neler olduğunu bu makalede anlatacağız.

Ülkemizin en büyük gerçeklerinden biri, coğrafi konumu sebepli ne yazık ki depremdir. 6 Şubat 2023 Pazartesi günü sabaha karşı 04.17 sularında merkez üssü Kahramanmaraş Pazarcık olan 7.7 büyüklüğünde korkunç bir deprem ile sarsıldık. Yaşanan bu ilk depremin acısını henüz atlamamışken tam 9 saat sonra Kahramanmaraş Elbistan’da 7.6 büyüklüğünde ikinci bir deprem meydana geldi. Bu şiddetli depremler ülkemizin Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki birçok ilimizi -Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Kilis, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Malatya, Hatay- etkiledi.

Öncelikle depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz. Hala enkaz altında olan vatandaşlarımızın da en kısa sürede sağ salim kurtulmasını tüm kalbimizle diliyoruz.

Afet ve doğa olaylarını engellemek mümkün olmasa da alınan önlemler sayesinde afet ve doğa olaylarının olumsuz etkilerini en aza indirmek mümkündür. “Deprem öldürmez, bina öldürür.” sözü de tam bu konu için söylenmiştir. Depremde sağlam kalan binalarımızın deprem yönetmeliklerine uygun yapılıp denetmelerden geçtiği görülmüştür. Ne yazık ki buna karşılık, birçok binamızın deprem anında yerle bir olduğu da acı bir gerçektir. Bu binaları yapan müteahhitlerin herhangi bir cezai sorumluluğunun olup olmadığını, ülkemizdeki tüm vatandaşlarımızca, merak etmekteyiz.

Depremde Yıkılan Binalarda Müteahhitlerin Cezai Sorumluluğu Var mı?

Bir yapı yapılırken plan ve projesine uyulması, malzeme seçiminde en kaliteli tercihlerin yapılması ve yönetmeliklere uygun olarak denetlenmesi gerekmektedir. Bu adımlarda görev almış her bir kişi o yapıdan sorumludur. Dolayısıyla depremde yıkılan binaların müteahhitleri kesin olarak bu durumdan sorumlu olup eylemlerin kusurluluk haline göre cezai işlemlere tabi tutulacaktır.

Türk Ceza Kanununda, vücut dokunulmazlığı ihlal suçuna dair düzenlemeler yer almaktadır. Bu suçların taksir veya kasten olması mümkün olsa da bu makalenin konusu olan depremde yıkılan binaların müteahhitlerinin kasıtlı olarak insanlarımızı öldürmek isteyeceğini varsaymak istemiyoruz.

Kasıtlı öldürmeyi hariç tutarsak, dayanıksız bina yapan müteahhitler ihmalen öldürme, taksirle öldürme veya taksirle yaralama suçlarından sorumlu tutulabilecektir.

İhmalen öldürme için; Türk Ceza Kanunu 83. maddesinde “Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.” şeklinde bir tanımlama geçmektedir.


Taksirle öldürme; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Taksirle Öldürme” başlıklı 85. maddesinde “Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde geçmektedir. Aynı maddenin devamında ölümüne sebep olunan kişi sayısının ceza süresini nasıl etkileyeceği hakkında hüküm verilmiştir. İlgili hüküm, “Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi “iki yıldan” on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.
Taksirle yaralama suçu ise; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 89. maddesi ile hüküm altına alınmıştır. TCK 89 şu şekildedir; “Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.”

Görüldüğü üzere; depremde yıkılan binalardan sorumlu olan kişilere; ihmalen öldürme, taksirle öldürme veya taksirle yaralama suçlarından cezai işlemler uygulanmaktadır. Ancak bu noktada söylenmesi gereken önemli bir dipnot şudur ki; bir kimsenin bir suçtan sorumlu tutulabilmesi için yaptığı davranış ve gerçekleşen eylem arasında kesinkes bir nedensellik bağının kurulması gerekliliğidir. Aksi takdirde bireylerin cezai sorumluluğu olmayacaktır.

Depremde yıkılan binaların temelinin sağlam olmaması halinde müteahhit, mimar, mühendis, usta, işçi gibi kimseler sorumlu olacaktır. Buna karşılık binalara sonradan yapılan değişiklikler de yıkıma yol açmış olabilir. Böyle bir durumda sorumlu kişi tespit edilmelidir.

Canını kurtarsa da evini kaybetmiş, tabiri caizse evi başına yıkılmış olan depremzede vatandaşlarımızın hakları hukuk sistemimizde menfaatlerince korunmaktadır.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da bu konu hakkında sorumluların hesap vereceğini, yıkılan binalarla ilgili tahkikatın başlatıldığını söylemiştir.

17 Ağustos 1999 Gölcük depreminde, yıkılan binaları yapan müteahhitler ve teknik sorumlulara toplam 2100 dava açılmıştı. Depremde binanın yıkılmasının sebebindeki suçun kendisine ait olduğu kanıtlanmış olan bir müteahhit, 200 vatandaşın ölümünden sorumlu tutulmuştu. Müteahhit 18 yıl hapis cezasına çarptırılmış, bunun 12 yılını yattıktan sonra tahliye edilmişti. Bu örnekte görüldüğü gibi binanın yıkılmasından sorumlu olan kişi tespit edildikten sonra adalet sistemimizde yargılanmaktadır.

Kahramanmaraş merkezli depremde yıkılan binalardan biri olan, Hatay’daki Rönesans Rezidans’ın müteahhiti Mehmet Yaşar Coşkun’un yurt dışına kaçacağına dair yapılan ihbar üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü hemen harekete geçti. Karabağ’a kaçmak üzere olan Coşkun, İstanbul emniyet güçleri tarafından yakalanarak gözaltına alındı.

Kahramanmaraş depremi için de Türkiye Barolar Birliği tarafından; “Deprem nedeniyle yıkılan binaların yapımında yetkili ve sorumlu olan müteahhitler, proje sonrası mevzuatta aykırı tadil/tamir işlemleri yapanlar ve yıkılan binaların projelerine onay veren, denetimleri gerektiği şekilde gerçekleştirmeyen idari görevliler başta olmak üzere ilgisi olan tüm şüphelilerin tespiti ve haklarında kamu davası açılması için suç duyurusunda bulunulmuştur. Delillerin yok olmaması ve karartılmaması için numunelerin alınması ve incelenmesi dahil, yürütülecek tüm işlemlerde gönüllü ve alanında uzman meslektaşlarımızdan oluşturulacak komisyon ile teknik bilgiye sahip meslek örgütleriyle iş birliği içerisinde sağlıklı bir soruşturma süreci yürütülmesinin temini ve tüm şüphelilerin tespiti için çalışmalara başlanmış olup, cezasızlığın önlenmesi için gerek soruşturma gerekse kovuşturma süreci etkin şekilde takip edilecektir.” şeklinde açıklama yapılmıştır.

Web Tasarım & SEO: Best4SEO