Bir hafta sonuydu.
Geceden yağmur çok yağmış, yol kenarları oluk haline gelmiş hala sular akıyor.
Atlaya atlaya ilerliyorum.
Hava açılmış.
Pamuk beyazı parçalı bulutların arasından mavinin en güzel tonu farkediliyor.
Yani gökyüzünün en yakışıklı hali.
Günlerden cumartesi , hastaneye nöbete gidiyorum.
Çarşı içinden ilerlerken açık bir muayenehane görüyorum.
Ulucami’den aşağı, İstasyona inen sokağın köşesinde.
Allah Allah Karabük’te doktor muayenehanesi mi kaldı?
Aaa diyorum bu bizim sınıftan Zekai ’nin muayenehanesi. Açık kapıdan kafasını da görüyorum ama içeri girmeden ilerliyorum.
O beni görmüş,”Habib” diye sesleniyor, neyse artık ayıp olur, geri dönüyorum.
Ön cephe komple cam bir ofis. İçeriye 5-6 adım basamakla çıkıyorum. Asma kat gibi.
Odayı ikiye ayırmış. Arada alçıpenden uyduruk bir duvar yapılmış. Girişte solda masası var.
Tavandan aşağı sarkan iplikler görünce yukarı baktım.
Terzilerde olduğu gibi çok sayıda büyük makaralar yerleştirmiş tavana.
Bobin denilen büyük dikiş makaraları.
Ne işi var doktor muayenehanesinde bunların ?
İçeri göz attım.
Dişçi koltuğu gibi bir koltukta yarım yatar pozisyonda yaşlı bir adam.
Sırtı çıplak. Kürek kemiği civarında birkaç yuvarlak pembemsi , iyileşmiş yaralar ve çok sayıda alerjik kırmızı kabarık döküntü.
Adamda ürtiker var.
Hastayı hemen anımsadım. Konuşuyor zaten.
Bu Ankara’ya da tedaviye giden , Hatay şiveli bir yaşlı erkek hasta. Sakal bıyık yok.
Her sabah sinek kaydı traş olan titiz eski kuşak amcalardan.
Arkadaş Dermatolog değil ama hasta iyileşemeyince bir de buna gelmiş anlaşılan
Dedim “ herhalde benle istişare edecek tedavi önerirken, bunun için çağırdı”.
Öyle olmadı. Bir takım müdahaleler yaptı adama. İşi bitti. Bizim cilt döküntüsü konuşulmadı.
Hesap 7 bin dedi. Tam o sıra ben bi dışarı bakıyordum.
Hasta da gitti. Doktor arkadaş gülümseyerek hastanın 20 bin tl vermek istediğini söyledi.
Adam sanırım emlak zengini Hatay’da sattı zıvadı, Karabük’te yiyor faizini.
Makara olayını çözmeye çalışıyordum. Zekai bu makaralar ne diyeceğim , diyemeden uyandım.
Rüyaymış.
Rüyamda bir doktorun muayenehanesini terzi dükkanına çevirdim, bobin astım.
Freud , rüyaların yaşanmış olayların çözümlenmesi olduğunu söyler.
Rüyalardan beklediğimiz gelecekten haber verme özelliği bilimin kabul ettiği bir şey değil.
Bir gün önce düğmem kopmuştu, hastanede bunu ben kendim diktim.
Akşam da Kavaklarda çay içerken Metin ( Doç.Dr. Metin Özkaral), dedesinin Konya’da tanınmış iyi bir terzi olduğundan bahsetmişti.
Terzi ,bobin tamam . Sınıf arkadaşım Dr. Zekai nasıl girdi olaya onu da bulurum elbet.