Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

ARRANANN ADAM TİTRETTİNN…

    ÖZET: Bugün ki yazıma duygusal başlayıp, hicivle bitireceğim…

 

 

ÖZET: Bugün ki yazıma duygusal başlayıp, hicivle bitireceğim… Nedeni aşağıdaki yazımda… Her yazımda söylediğim gibi, mizah sevmeyen okumasın lütfen… Sonra herkese tek tek açıklama yapmak zorunda kalmayalım… Buyrun yazımıza…

 

 

DUA İLE BAŞLAYALIM MI…

Bugün ki yazıma başlamadan öncelikle yıllardır dostluk, kardeşlik, yaşam birlikteliği yaptığım, üniversite yıllarımdan beri hiç kopmadığım can insan Sedat KARAOĞLU ile ilgili bir paylaşım yaparak başlamak istiyorum. Yaklaşık 1 haftadır kalp rahatsızlığı nedeniyle hastanede tedavi görmekte olan can dostum pazartesi sabah 09:00’da Karabük Eğitim Araştırma Hastanesinde bypass ameliyatına girecek.. Dualarınızı eksik etmeyin lütfen. Kendisine şimdiden şifalar diliyorum. Güçlü bünyesiyle bu operasyondan da başarıyla çıkacağına eminim… Rabbim tüm hastalarımıza şifa versin…

  • * –

VE BUGÜN Kİ YAZIMIZ…

Araştırmacı, soruşturmacı, bir o kadar tuttuğunu koparan, karizmatik, bir o kadarda haşin bakışlı köşe yazarı olarak mısır tarlası büyüklüğündeki gazetedeki ofisimde yazılara başladığım günden itibaren dilime doladığım bir iki isim vardı… Biri bugün bypass ameliyatına girecek olan eski patronum Necati KARAOĞLU’nun oğlu Sedat KARAOĞLU, diğeri Ergun YAŞKAYA, pardon BAŞKAYA… İkisi bir olup alttan alttan bana oynuyorlardı.. Sonuç?? Birinin sonu bypass’la sonuçlandı, diğeri hala fırıldak peşinde… Büyüklerimin öğüdü vardı bana “Düşene vurma. Eğer vuracaksan ayaktayken vur.” Diye.. Sedat KARAOĞLU’na ayaktayken vurduk, durum ortada… Demek ki ne yapmak lazım, ayakta kalan diğer kişiye taaaruza devam…

Bunları niye yapıyom?? Kendime iş edindim… Dezenfektan görevi yapmayı… Dezenfektanın ne olduğunu bilmeyen Google yazsın, herşeyi de benden beklemeyin… Biraz zihninizi yorun.. İlerde Alzheimer olmayın diye okurlarıma faydam olsun diye sizi araştırmacı soruşturmacı okur yapmaya çalışıyom.. Bu derece de entaresan köşe yazarınızım… Değerimi bilin…

 

SEMİNER’DE KONUŞMACI OLMAK…

Yancısı Sedat KARAOĞLU’nun durumunu gördükten sonra Ergun YAŞKAYA (Tuşların azizliği), pardon BAŞKAYA baktı ki pabuç pahalı… Titrettin Abi’ye bulaşan, Ahmet Usta yokuşunda üzerinde 20 ton yükle rampa yukarı çıkmaya çalışan 1980 model kamyon gibi yığılıp kalıyo.. Aynı gazaba uğramamak için benimle arayı düzeltme adına her yolu denemeye başladı… Önce Özçelik İş Sendikası Karabük Şube Başkanı Kenan YILMAZ’ı araya sokmaya çalıştı.. Yetmedi Kuyumcu Ali ERORHAN’dan medet umdu…  En sonda Safranbolu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Erol ALTUNTEPE’yi devreye soktu… Demiş ki, “Titrettin Abi kancayı taktı bana, kurtarın”.. feryadını değişik bi söylemle dile getirmiş…

Erol Başkan, Karabük Gazeteciler ve İletişim Derneği olarak, Safranbolu AFİFE Konakta bi seminer düzenleyecez, konuşmacı olarak Titrettin Abi ile seni düşündük, gelir misiniz?” demiş Erol ALTUNTEPE’ye… Erol başkanda beni aradı, “Titrettin Abi ne yapalım, gidelim mi?” diye… Sağolsun bensiz adım atmaz sayın başkan…

 

ARZULAR ŞELALE…

Dedim ki “Başkanım, Ergun’un bastığı yerde ot bitmez.. Ama sen ille de gidelim de, bizden feyz alsınlar, dersen seni de kırmam” dedim…

Ayıp olmasın, gidelim, dedi. Şartlarım olur o zaman dedim… “Bu emsüz Ergun organizasyondan anlamaz… Şahin Organizasyon ve By Fatih Organizasyon şirketleri ile anlaşsın seminer organizasyonu konusunda… Karabük’te organizasyon konusunda merdiven altı çalışmayan firmalar bunlar… Organizasyonu onlar yaparsa bana uyar” dedim…

Ayrıca, girişte kırmızı halı, seminerden yarım saat önce Volvo S60 araç ile evden transferim, seminerin yapılacağı AFİFE Konaktaki konuşma masamda kuş sütüne kadar olsun, seminer başlamadan 15 dakika önce Ergun BAŞKAYA omuzlarıma masaj yapsın, o sırada “Dalları bastı kiraz, gel bize biraz biraz” türküsünü söylesin, dedim… Kabul etmişler…

 

AZ KALDI İZDİHAM ÇIKACAKTI…

Neyse seminer günü siyah renkli Volvo S60 araçla aldılar beni evden.. Yoldan Erol başkanı aradım, seni de alalım mı diye… Biraz gecikecekmiş, sen geç ben gelirim Titrettin Abi, dedi… İstikamet AFİFE… Kapıda By Fatih organizasyondan Fatih ERDEM karşıladı… Kırmızı halının ucu rüzgardan kalkmış, baktım Ergun halıyı düzeltmeye çalışıyo… Afferim.. Böyle ol işte… Geçeceğim yollara itina gösterilmesinden mutlu oldum…

Seminerin yapılacağı yere doğru emin adımla ilerlerken o sırada benim seminer vereceğimi duyan Safranbolulu okurlarım izdiham derecesinde kalabalık oluşturmuş.. Ne ara duydunuz da geldiniz anlamadım ki… Neyse arabadan inip okurlarımı selamladım… Üzerime atılan çiçeklerden etkilenmemek için şemsiyemi açacaktım ama üzerime şemsiye almamışım… Artık o kadarcık çiçek geliversin üzerime, incilerim dökülmez ya.

 

SEMİNERLERİN VAZGEÇİLMEZ ADAMI OLMAK

Seminer salonunu girişinde Berhan ŞAHİN bi buket çiçekle karşıladı beni… Sağolsun, çok ince bi davranış. Oturacağım masaya kadar eşlik etti bana… “Seminer başlayana kadar bişeyler ikram edelim” dedi… O sırada ben masadaki yiyecek içeceklere bakıyom… Kuş sütü dışında bi eksik yok.. İşte budur organizasyon… Karabük’te eline kürsü alan “Orgzanizasyoncuyum” diye geziyo piyasa da… Vergi veren var mı, yok, sigortalı adam çalıştırtan var mı, o da yok…  İşi hakkıyla yapan firmalarla çalışmanın da işte böyle eksiksiz iş bitirmeleri var. Helal olsun ŞAHİN Organizasyon ile BY FATİH’e… Seminerden sonra ikisini de yanıma çağırıp, bağrıma basacam..

Çok geçmeden Erol ALTUNTEPE’de geldi seminerin yapılacağı yere… “Ergun hala dışarıda halı uçmasın diye bekliyo mu” dedim.. Bekliyomuş… Afferim ona da…

Seminer başladı, güzel ve faydalı söylemlerle bitirdik semineri… Umarım feyz almışlardır.. Rabbim tekrarını nasip etsin…

Bu günlükte yerim bitti.. Daha fazla ayrıntı veremiyom o yüzden… Diğer yazımda görüşene dek son kez hatırlatmış olalım, dualarımız SEDAT KARAOĞLU için… Sağlıcakla kalın…